Geç yazmak hiç yazmamaktan iyidir.
Bıdık yumuşaklığı.
Bu kitabı henüz okumadım, bir göz attım ama elimde başka kitaplar vardı onları bitirdim. Önümüzdeki aylarda okuyacağım.
Geçen bir kaç aydır aynı yazarın Belirsizlik ve Değişimle Birlikte Güzel Bir Hayat adlı kitabını okudum. Okumam bir kaç ay sürdü çünkü 2 defa okudum hala da aralardan okuyorum yine. İsminden de belli olduğu üzere hepimizin hayatına yönelik gerçekçi, naif ve sevecen bir bakış açısı öneriyor.
Ben kendi adıma gereksiz çabalarıma, kendime stres yaratışlarıma, yorucu arayışlarıma hafif bir mesafe ve farklı bir bakış kazandım diyebilirim.
Yine tavuklu ramen yaptım, rica noodle ile.
Bir pazar günü bazı yerlerinden çürümeye başlamış dev armudumuzu değerlendirdim.
Her zaman bebek.
Kış bitmeden bu botlarımı bir giyeyim dedim. Her kış sonuna doğru aklıma geliyorlar ve yılda 1-2 kere giyiyorum. Hiç eskimeyecekler.
O gün üstüm de böyleydi.
Kırmızı erengül almıştım.
Sabahları sessizlikte böyle çiçeklerimle kahve içmeyi seviyorum 🙂 Bazen İsmail de eşlik ediyor. Bıdık genelde ortamda yumurta, pastırma vs olmayınca gelmiyor.
Kakao porridge.
Beyaz Fırın’da dadandığım Polka. Ben diyeyim her hafta siz diyin hatta haftada iki kez yiyorum bu ara. Özünde dev bir profiterol. Bakalım ne zaman bıkarım.
Bu ay 2 günlüğüne Kopenhag’a gittim iş için.
Yine Kopengah’tan.
Enginar kalbi salatası. Güzelcee doğradım, bol limon sıktım, az da zeytinyağı. Üstüne de frenk maydonozu. Hepsi bu. Nefis bir ızgara et yancısı.
Babamla viski içtik.
Pazardan alıp kısım kısım derin dondurduğum kalamarların sondan ikincisi. Fırk 😦
Bu ay bir de iş için yine 3 gün Amman’a gittim.
Toplantılar bittikten sonra, akşam yemeğinden önce böyle güzel kafeleri denemeyi seviyorum. Otele 20 dakika yürüyüş mesafesindeydi.
Sevgiler,
Serpil