Haziran başında Ptesi gidiş Cuma dönüş şeklinde, 5 günlüğüne Belgrade’a gittik.
Aşağıda, gittiğinizde zaten göreceğiniz / görmenizi önerdiğim yerlere (genelde de yeme-içme) ilişkin fikir verme şeklinde aktaracağım bu geziyi.
Burası Smokvica isimli otel. Gelişmiş bir restoranı, kafesi, barı var. Belgrade’da çok daha ucuz otel seçenekleri var, gezer gezer sadece yatmaya giderim diyorsanız burası pahalı. Ama dinlenme, otelin güzel avlusunda bahçesinde yayma vs amacıyla da gidiyorsanız burası çok iyi bir oteldi.
Otelin manzarası. Ben seviyorum böyle hoş çatılara bakmayı.
Dekorasyonu da böyle rüstik ve zevkliydi. Sandalyeleri de bizim evdekilerden 🙂
Fakat kalmayacaksanız kahvaltıya, yemeğe, bir kahve ya da kokteyl içmeye mutlaka gitmenizi öneririm. Bahçesi çok rahat ve güzel vakit geçirmelik, yemekleri de Belgrade’da en beğendiğim yerlerdendi.
Kahvaltıda daha turistik ama yemek ve akşam içmeleri için lokal insanlar da bayağı bir geliyor.
Bir de bu otele çok yakın sadece restoran olan bir Smokvica var, sanırım ek binası. Benim bahsettiğim her şey otelin olduğu kısım için geçerli. Otelin yakınındaki ikinci yerine gitmedim.
Bir akşam da nehir kıyısındaki restoranlarla dolu bölgede Communale‘de italyan takıldık. Caprese + mantarlı gnocchi ve pizza. Güzeldi.
Gitmeden yorumlardan birinde yediğim “en iyi gnocchi” yoğunluğunda beğeni okumuştum, o kadar iddialı değil ama gayet güzel.
Gelelim Hotel Moskva‘ya. Buraya bir kahve içip pasta yemeye gittik. Yine gidilmesi gereken yerlerden bence. Çok güzel, vintage bir ortamı var, yaşlı bir adam kuyruklu piano çalıyor. Yukarıdaki gibi giyinip süslenmiş eski çiftler görebiliyorsunuz 🙂 Pazar sabahı sinemalarında görmeye alışık olduğun bir ortamdı.
Pasta olarak da şu içinde krema yerine dondurma olan pastadan yedik. İsmini unuttum ama zaten bir tane var bundan. Müthişti. Tabağın da güzelliği :^^
Bu cevabi kebabı da Dva Jelena isimli oranın en eski restoranlarından. Tüm bloglarda da bahsi geçiyor.
Buraya ilk akşam, o kadar geldik, geleneksel olanı yiyelim diye gittik. En beğenmediğim yemek ve restorandı. Kebap aşırı tuzluydu, ortam (masa örtüleri, menü vs) kalitesizdi.
Eskiden nasıldır bilemem ama şu an turistlere yönelik fotoğraflı menüsü olan vasat işletmelerden biriydi gibi geldi.
Belgrade’da saat 13:00ten itibaren tüm köşe başı pubları kafeleri canlanıyor ve tüketim giderek kahveden biraya kayıyor.
Lawuk isimli pub’ı da köşe başı publar arasında sandalyesi en rahat, ortamı en kendi halinde ve Aperol Spritz’ güzel olan bir pub olarak gayet beğendim.
Ben bu akşam üzeri hallerini de çok huzurlu buldum.
İşte yine çok övülen bir başka turistik Belgrad restoranı: Lorenzo & Kakalamba.
Buraya bir akşam için rzv yapmıştık, sonra gidelim bakalım nasıl bir yerdeymiş diye öğlene doğru yürüdük. Bulunduğu lokasyon biraz kesat olduğundan akşam bir daha gelmeye üşenip girip tatlı yedik.
Değişik bir yer kesinlikle ve görmekte fayda var. Ancak her ama her yerinde bir süs, püs, resim, heykel var ve yorucu biraz. O yüzden yemeklik bir akşam değil de tatlılık bir 45 dakilka geçirmek fazlasıyla yeterli bence.
O kadar fazla park var ki, beklediğimden çok daha yeşil bir şehir.
Burası Belgrade’a giden Türklerin uğrak noktası Manufaktura. Biz yemedik burda, lezzet yorumu yapmayacağım. Burayı görmemeniz mümkün değil, gezilecek her yer buraya çıkıyor.
Sokakta, özellikle sabahları, hemen herkes bundan yiyor. Kıymalıları hemen her etli yemeklerinde olduğu gibi tuzluyu, ıspanaklı-peynirlisi gayet güzel.
Local bira.
Crna Ovca‘da dondurma, özellikle de Baileysli dondurma yemek çok şart. Müthiş.
Her gün 2-3 top yedim.
Ben öyle kaleler gezeyim, savaş kalıntıları göreyim meraklısı değilim, sıkılırım ama bizimkiler görsün diye Kalemegdan‘a da gittik tabi.
Smokvica dışında yemeklerine bayıldığım bir yer de New Balkan Cuisine. Burası biraz bizim postmodern meyhaneler tadında, balkan yemeklerini hafif farklı yorumlayan bir yer. Müthiş lezzetliydi.
Maison Boho‘nun kokteylleri Belgrade’da içtiğim en pahalı (ki o bile TL ile 35 TL’ye falan denk geliyor) ve en güzel kokteyllerdi.
St. Mark’s Church.
Burası da lezzetli omletler, porridgeler veya benim gibi frik bulgur bowllarla güzel kahvaltı yapabileceğiniz Bloom. Ama tuz koymamalarını söylemeyi unutmayın, yine standardında aşırı tuzlu.
Bulgur Bowl.
Üçüncü dalga kahve içmek isterseniz sanayii gibi bir bölgede olan Pržionica D59B‘in kahveleri güzeldi. Filtre kahve yok, espresso bazlı.
Özetle en önerdiklerim Smokvica’da ve New Balkan Cuisine’de yemek yemek, Cvna Ovca’da dondurma ve Maison Boho’da kokteyl 🙂
Gidecek olanlara güzel fikirler vermiştir umarım.
Sevgiler.